Perşembe, Mart 30, 2017

Harfler ve Notalar / Hasan Ali Toptaş

Yazar    : Hasan Ali Toptaş
Yayınevi : Everest Yayınları
Orijinal Dil : Türkçe
Orijinal Yayın Tarihi : 2007

'Harf dediğimiz işaretler belli sesleri ifade ettikleri için, sayfanın yüzüne döküldüklerinde, ister istemez orada bir müzik oluştururlar zaten.' s. 165


Benim için, Hasan Ali Toptaş çok geç tanıştığım ve tanıştığım gibi ulaşabildiğim tüm kitaplarını okuma isteği uyandıran bir yazar oldu. Tanışıklığım 2016'da yayınlanan 'Kuşlar Yasına Gider' kitabı ile başladı ve 'Harfler ve Notalar' ile devam etti. Şu anda ise yazarın kendi kitaplarından mı yoksa bu iki kitabın içinde referans verdiği diğer kitaplardan mı devam etsem karar veremiyorum.

Yazarların yazı veya şiir üzerine yazdıkları kitapların, çok büyük cesaret gerektiren girişimler olduğunu düşünüyorum. Neden derseniz, koskoca bir kültür üzerine yazıyorlar, kendilerini açığa çıkarıyorlar hatta kimi noktalarda belki de herkesin gözü önünde öz eleştiri yapıyorlar, kendi yazdıklarını/yazarlıklarını bir kenara koyup koskoca bir dünyaya bakmaya çalışıyorlar. Ve ben insanın içinde olduğu konumdan kendini uzaklaştırıp yaptığı işe büyük bir pencereden bakma gücüne çok büyük bir saygı duyuyorum.

Kitabın içinde Toptaş'ın farklı yazılar altında ele aldığı ama beni en çok etkileyen konu, iyi diye düşündüğüm şeyleri nasıl algıladığımı tekrar sorgulamak oldu. Metinlerin içine düşünülerek serpiştirilen kusurlar, dikiş dikerken bilerek bırakılan potlar, notaları çalarken belli belirsiz yapılan sekmeler ve anlatmadan anlatabilmek... Mükemmelliğin peşinde koştuğumuz bu dünyada, iyi ürün dediğimiz şeyin aslında düşünerek, hissederek ve derinden gelen o iç sese kulak vererek, kusurları ile yarattıklarımız olduğuna inancım bir kat daha arttı.

Biri roman, diğeri deneme olduğu için haliyle iki kitap farklı etkiler bıraktı üzerimde. Denemelerde yazarın kendi anılarını okurken sanki onun yanında sessizce şahit oluyordum olaylara, kitapta ise ana karakteri ile yollara çıkıyor, beyaz atın karşıma nerede çıkacağını merak ediyor, gecenin pırlantası yıldızlara benzer gözlerle bakıyordum. Yalın bir sesi vardı kitapların, içime sakince işleyen anlamları vardı kelimelerin... Hatta öyle kelimeler vardı ki, bu topraklardan geldiğini hissettiğim ama ilk defa karşılaştığım, kullandığım ama anlamını tam bilmediğim. Kısacası, sade anlatım dili ile içine çekip, sükunetle bir okur olmaktan öteye geçirdi beni kitaplar.

Sonra okuduklarım hafızamda canlanmaya başladı. Hasan Ali Toptaş ile  Nuri Bilge Ceylan'ı, aklımda canlandırdığım görüntüler mi yoksa kapaklarda gördüğüm fotoğraflar mı birbirine bağladı bilemiyorum. Ama, okurken ve bakarken içimde benzer hisleri yaratan bu iki yaratıcı insanı birleştirdiği için kapak seçimini yapan kişiye ayrıca teşekkür ediyorum.

Kendinize, sevdiklerinize hediye alın, okuyun, anlatın, hissedin Toptaş'ın bizlerle paylaştığı dünyasını...

Hiç yorum yok: