Cuma, Ekim 14, 2016

Modernite, Demokrasi ve Din / Samir Amin

Yazar    : Samir Amin
Yayınevi : Yordam Kitap
Çeviri   : Fikret Başkaya, Uğur Günsur, Güven öztürk
Orijinal İsim : Modernite Religion et Democraite: Critique de L'Eurocentrisme Critique des Culturalismes
Orijinal Dil  : Fransızca
Orijinal Yayın Tarihi : 2008
Çeviri Yayın Tarihi : 2016

'Eğer bir 'hareket', toplumu ileriye taşıyıp, dönüştürme perspektifine, koşulsuz ve ikircikli olmayan bir tarzda sosyal ilerleme perspektifine sahipse ve öyle hareket ediyorsa o hareket ilericidir.' s. 85

'Mesela kapitalist yeniden üretim mantığının dışına çıkmadan kadın-erkek eşitliği diye bir şey mümkün müdür? Kısa vadede kar güdüsü dışında hiçbir kaygı taşımayan finansal mantık olduğu yerde durdukça, herhangi bir ekolojik hareketin gerçekten bir şeyler başarması mümkün müdür?' s. 111

Samir Amin 85 yaşında, Mısır'da doğmuş, eğitimini Fransa'da yapmış Marksist bir ekonomist. Ekonomist olan veya siyasal bilimler okumuşlara kıyasla modernite benim için çok farklı bir anlam ifade ediyor. Daha doğrusu mimarlık odaklı bir anlam ifade ediyor. O yüzden kitabın ismini ilk gördüğümde bu üç kavramın nasıl biraraya geldiğini anlayamadım. 

Bir süredir, ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu durumu daha iyi anlayabilmek üzere birçok farklı kitap okumaya çalışıyorum. Felsefe, psikoloji, ekoloji odaklı olan bu kitapların arasına neredeyse ben farkında olmadan giren 'Modernite, Demokrasi ve Din' ekonomi/siyaset konuları üzerine okuduğum ilk kitap denebilir.



Kitabı almadan önce Samir Amin'nin Birgün gazetesinde 4 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan röportajını okumak isteyebilirsiniz. Röportajda Türkiye'nin 15 Temmuz sonrası geldiği noktaya odaklanan Amin'nin, Modernite, Demokrasi ve Din kitabında genel hatları ile hangi konulara değindiğini hissedebilirsiniz.

Amin ilk etapta, üç büyük dinin ortaya çıkış koşullarını karşılaştırıyor ve zaman içinde bu dinlerin modernite kavramı ile nasıl karşı karşıya kaldıklarını, ulus-devlet sistemine geçişte moderniteyi nasıl kapsadıklarını/kullandıklarını anlatıyor.

Dünya genelinde ama ağırlıklı olarak Orta Doğu'daki yenilikçi hareketlerden örnekler veriyor. Hristiyanlığın nasıl moderniteye geçebildiğini ancak bunu yaparken bu gelişmelerin devlet düzeyinde kaldığını, Avrupa'daki ülkeler ile Amerika'yı karşılaştırdığınızda ortaya çıkan farklı yaklaşımları anlatıyor. 

Emperyalist, neo-liberal yaklaşımların dünyayı nerelere sürüklediğine örnekler veriyor. Kısa da olsa STK'lardan bahsediyor. (Hatta bu konuda benim hiç aklıma gelmemiş olan örneklemeler yapıyor.) 

Kitap 2006'da yapılan Bamako Çağrısı ile sonlanıyor. Bamako Çağrısı kapsamında ele alınan veya talep edilen ana başlıklar; özgür, eşit bir dünya için yapılması gerekenlerin toplandığı bir reçete gibi. Umarım bir gün bu noktaya gelebiliriz.

Dönüp düşündüğümde aklıma gelen ilk şey;
kendi ülkelerimiz içinde hukuk ve özgürlüğü sağlayamayıp, bunun için diğer ülkelerden medet umarsak, çözümsüz bir sürecin içinde yaşamaya devam edeceğimizdir.

Daha parlak yarınlar ümidi ile...

NOT: Kitap üç çevirmen tarafından çevrilmiş. Bölümler arasında fark hissedeliyor, ancak kullanılan kavramlar ve terimler kitap genelinde tutarlı.

Hiç yorum yok: