Perşembe, Aralık 11, 2014

Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar - Casanova, Stendhal, Tolstoy / Stefan Zweig

Yazar    : Stefan Zweig
Yayınevi : Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviri   : Gülperi Sert
Orijinal İsim : Drei Dichter Ihres Lebens - Casanova,Stendhal, Tolstoy 
Orijinal Dil  : Almanca
Orijinal Yayın Tarihi : 1928
Çeviri Yayın Tarihi : 2011

Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar - Casanova, Stendhal, Tolstoy


'Bir dünya yaratan bir yazar, psikolojik tanımıyla dışadönük bir yazar anlattıklarının nesnelliği içinde kendi benliğini hiç hissedilmeyecek kadar eritirken (insan olarak bir efsane haline gelmiş olan Shakespeare bunun en mükemmel örneğidir), herşeyi öznel olarak hisseden, içedönük kişi, dünyaya ait her şeyi kendi Ben'i içinde sonlandırır ve öncelikle kendi hayatını anlatır.'


Bu üçlünün yanyana aynı kitapta yer alması tuhaf gözükebilir, Zweig kendisi de önsözünde bunu anlatıyor. Kitabın başlığından da anlaşılabileceği gibi kendi hayatının şiirini yazmayı başarmış üç yazar ile karşı karşıyayız bu sefer.


Casanova

Kumarbaz, ne ahlaklı, ne ahlaksız ama doğası gereği ahlakdışı hareket eden, üretken gücünün yoksulluğundan dolayı maceracı olan, duyular dünyasında kalıp derinlikten kaçınan, ahlakla ilgili tüm organları eksik, evrendeki hiçbir şeye ahlaki ve estetik bir anlam yüklemeyen, bu nedenle de dünyasında doğal dengesini koruyabilen, yaşamın sonsuz zenginliği içinde sadece ve sadece özgürlüğü seçen Casanova ile başlıyor biyografi. 

Dile kolay dörtbinden fazla kadın ile birlikte oluyor. Kendisinin ve kadınların bildiği tek birşey var, bu zevki karşılıklı hissetmek, Casanova kadın ve erkeğin birbirlerini tamamlaması üzerine hareket ediyor. Onunla birlikte olan her kadın sonrasında ihanete uğramış hissetmek yerine kadınlığının başka bir yönünü keşfetmiş olarak çıkıyor ilişkiden. İçgüdüleri onu nereye götürürse oraya gitmek üzerine yaşıyor, bu sebeple de gençliğini sarayların içinde, prenslerin yanında geçirirken, yaşlılığını bütün ülkelerden bir şekilde kovulmuş, Bohemya'nın bir köşesindeki Dux şatosunda yaşlı bir adam olarak tamamlıyor. Dilediği şekilde kadınlarla beraber olamadığı son dönemlerinde, kendi hayatını sıkıcılıktan kurtarmak için yaşadıklarını olduğu şekilde yazmaya başlıyor. Kumarbazlığı yazılarında da devreye giriyor, tarihleri, kişileri, olayları abartıyor ama yaşadığı gerçek cinsellik üzerine anlattıkları yüzyıllardır okunmaya devam ediyor. İçgüdülerini dinleyerek yaşayabildiği ve bunu yazabildiği için dünyanın unutulmayacak yazarları arasına yerleşiyor.

Stendhal


'Kendi sırrının farkına varan kişi ise onu herkes için açığa çıkarmış olur.'

Merak ve gerçeğe ulaşmak için olan büyük cesaretini araç olarak kullanan, yalan ve gerçeği söyleme cesareti olan, gerçeği bilinç eşiğine gelip, üstü örtülmeden geçen birkaç saniyede yakalamaya çalışan, hiçbir zaman sürüye ait olmayan, bencil değil Ben'cil, yalnız ama özgür olmayı seçen, zamanında anlaşılmayacağını bilip ilerisi için yazan, temel özelliği karşı koymak, tutkusu ise bağımsız olmak olan Stendhal ile devam ediyor biyografi. 

Stendhal, Henri Beyle ismiyle doğuyor ve uzun süre bu isim ile yaşıyor. Stendhal olarak kitap yayınlamaya başlayana kadar birçok konuda farklı takma isimlerle kitapları yayınlanıyor. Napoleon'nun ordusunda teğmenlikten, salon adamlığına, fırıncı çıraklığından yazarlığa birçok mesleği oluyor ama hiçbirisi ile derinlemesine ilgilenmiyor. Annesinden aldığı duygusal zekasını ve babasından aldığı mantığını hiç durmadan besliyor ve sivriltiyor. Her daim aşkın peşinde koşuyor ama fiziksel görüntüsü içindeki o inanılmaz duygusal yapıyla bütünleşemiyor. Cesaretle bir kadının yanına yaklaştığında ise mantığı devreye girip ortalığı karıştırıyor. Bu sebeple Stendhal aşkta her zaman nispeten başarısız kalıyor. Kadınların ruhunu tahlil ederken kendi ruhunu tahlil etmeyi öğreniyor. Kendi ruhuna dokunmayan, hatta dokunup iz bırakmayan herşeyi unutuyor. Unuttuğu için çok genç yaştan itibaren güncesine, kağıt parçalarına, herhangi birşeyin üzerine o anda yaşadıklarını hep not alıyor. Biyografisine başladığında kah bu notları kullanıyor, kah hafızasından çekip çıkartıyor ama kesin kuralı yazdıklarını silmeden yazması. İçeriden ne çıkıyor ise olduğu gibi bırakıyor.  Duygusal tarafı ve mantığının Stendhal'in içindeki sonsuz çatışması bugün okuduklarımıza ulaşmamızı sağlıyor.

Tolstoy

Hiç yorum yok: